Alma-Verme Dengesi

Dünyaya ilk geldiğinde savunmasız olan bizler beklentisiz her ihtiyacımızı karşılayan anne babalarımızı bilinçaltımızda tanrısal konuma yerleştiriyoruz.

İşte bu almak refleksini hayata geliş amacımızı keşfederek vermek eylemine evirdiğimizde kendimizi gerçekleştiren bireyler olarak yaşamımızı sürdürme doygunluğuna ulaşıyoruz.

Burada dikkat çekici nokta kurulan cümlelerin şikayet değil, eylem içeren cümleler olmasında yatmaktadır.

Gerek anne-babalar, gerek çocuklar beklenti içinde birbirlerini suçlayan ifadelerini öncelikle kendilerine sunulanlara teşekkürler ederek yer değiştirmeliler.

Bu yaptıklarını nasıl çoğaltıp hem kendilerine hem de hayata katacaklarını belirterek motive etmek “verme “işleyişini harekete geçirmiş olurlar.

Vermek, muhteşem potansiyelindendir. Kişi rahatlıkla zevkle bunu icra ederek, ustalaşır. Hayata kendi mührünü, izini de bırakmış olur.

Bu öylesine tükenmez bir kaynaktır ki kişi verdikçe kendi ihtiyaçlarını da hayat onun emrine sunar. İşte harika alma-verme dengesinin sihirli muradına erişilmiştir.

Çünkü hepimizin gerçek anne-babası, hayatın ta kendisidir.

Olgunluk, bilinçaltı dünyamızı kendimizde olanı akıtırken hayatın müşfik kollarına teslim etmektir.

Haftaya görüşmek üzere iyi haftalar diliyorum. Sağlıcakla, sevgiyle kalın!