Avşar, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, bütün politikaların, iç ve dış hesapların bir sonraki seçimi kazanma üzerine kurulu olduğunu savundu.
"Bugün hükümet, ülkeyi çoklu kriz ülkesine çevirdi." diyen Avşar, bu krizleri "ekonomik ve sosyal krizler ile sistem krizi" olarak nitelendirdi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bu krizlerin temel sebebi olduğunu öne süren Avşar, "bakanların sekretarya görevi yürüttüğünü" ileri sürerek, "Bu sistemde yasama organı da kilitlenmiş durumda. Çoğunluk iktidar grubunda olduğu için çalıştırılamaz noktadayız." ifadesini kullandı.
Muhalefetten gelen hiçbir kanun teklifinin gündeme alınmadığını belirten Avşar, yazılı soru önergelerinin cevapsız bırakıldığını veya anlamsız, bir cümlelik yanıtlarla geçiştirildiğini söyledi.
Cem Avşar, "bağımsız ve tarafsız olması gereken yargının da siyasetin malzemesi haline geldiğini" ileri sürdü.
Hazreti Ömer'in "Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa koyunu, gelir de adl-i İlahi sorar Ömer'den onu." sözüne işaret eden Avşar, "Hazreti Ömer'in lafıyla Dicle'nin kenarındaki koyunun bile hassasiyetini güden bir iktidarın, bugün İstanbul'un göbeğinde gündüz vakti iki kız çocuğunun katledildiği, katledenin de intihar ettiği durumda bunu kınayarak seyreden bir duruma geldiğini" kaydetti.
Avşar, "bakanların kınamanın ötesinde bir yol haritalarının olmadığını" da öne sürdü.