Doğduğumuz ortamın koruyucu, kuşatıcı yanı o kadar sarhoş eden bir güvenlik alanı oluşturur ki bu rehavetten çıkmak her babayiğidin harcı değildir.
Tabii ki bahsedilen rehavet bilinçaltı düzlemini işaret ediyor, bütün tanımları o düzlemde gözlemliyoruz.
Bilinçli olarak mutlaka çok farklı yaşantılar içindeyizdir.
Bu yaşantıları da içimizdeki ben ile yarattığımızı zannederiz.
Ayrımı oluşturan ince çizgiyi kavramaktan bahsediyorum.
Kendimi anlatacak olursam 43 yaşına kadar hiçbir şeyi bilinçaltı düzlemimle hasbihal etmediğimi görmüştüm.
Bu görme hali ve nasıl diyaloğa geçilir tavrı yeni beni hayata geçirme davranış pratiğini kazandırmıştı.
O günlerde üç kez üst üste okuduğum Dr. M.Scott Peck’in “Az Seçilen Yol” isimli muhteşem kitabı daha-daha neler yapılabiliri zihnimde belirgin hale getirmişti.
İç disiplin, zaman ayırmak, deneme iznini kendine tanımak, yolun sana özgün ilerleyişine hazır olmak.
Anladım ki henüz çok cahilim ve ilk basamaktayım.
Cehaletim bilinçaltında bana ait olan hazine hakkında bir fikre sahip olmadığım gibi bunu çıkartıp hayat işleyişine katma fikrim konusundaydı takdir edersiniz ki.
Ben de takdir ediyorum ki herkeste var olan bu hazine gün yüzüne yeterince çıkmamıştır.
Haftaya görüşmek üzere iyi günler diliyorum.