Başlıkta da yazdığım gibi, toplantının selamlama konuşmasının açılışı “İlimiz Çerkezköy” diye başladı… “Su” sorunu ile devam etti.
 
Kim bu sözleri söyleyen Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Çetin…

Adı Çerkezköy olsa Saray ve Kapaklı’yı da içinde barındıran Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası’nın Başkanı Ahmet Çetin, beraberindeki başkan yardımcıları Mustafa Ogün Asıl ve Sinan Sifil, Sayan Üye Ufuk Mangır, yönetim kurulu üyeleri Bünyamin Fırat, Evren Kahraman, Mesut Görgün, Murat Narçın, Sedat Çolak ve Ümit Süthan ile birlikte basın toplantısı düzenledi.

Toplantının gündemi, 2024 yılının ilk 5 aylık oda faaliyetleri hakkında bilgi vermek olsa da, başkan Çetin, çok çok önemli konulara da değindi.

Her platformda fabrikalardan dolayı sürekli nüfusu artan, ülkenin ihracatını sırtlayan İstanbul’un komşusu, Avrupa’nın yanı başı Çerkezköy’ün il olması gerektiğine vurgu yapan Çetin, konuşmasına da “İlimiz Çerkezköy” diyerek başladı ve bunu sürekli tekrarladı. Buradan aslında Çerkezköy’ün il olası gerektiğinin mesajını da yineledi.

Bende sonuna kadar sayın başkana katılıyorum. Mutlaka Çerkezköy’ün il olması gerekiyor. Yoksa bu büyümeyi daha fazla kaldıramaz.

Gelelim en önemli konuya… Nedir o  “SU” sorunu… Kuraklık, yağmur ve özellikle kar yağışının yetersizliği su sorunun ortaya çıkartıyor. Çerkezköy ve Kapaklı’nın da sanayi bölgesi olması nedeniyle fabrikaların da yoğun su kullanımı, durumu içinden çıkılmaz bir hale getiriyor.

Çerkezköy ve Kapaklı’nın yeraltı suyu kullandığını hatırlatan Çetin, bu suyun da yerin 300 ile 550 metre altından çıktığını belirterek içilmeye hiç uygun olmadığını söyledi. Ancak mecburen kullanıyoruz.

Su fakiri bir bölge olduğumuza değinen Çetin, Edirne’deki Tunca ve Meriç Nehirlerinden akan yaklaşık 5 milyar metreküp suyun tutulamaması nedeniyle Saros Körfezine döküldüğünü söyledi. Bu suyun Çerkezköy ve Kapaklı’da kullanılabilmesi için Trakya’da oluşturulacak kuyularda mutlaka tutulması gerektiğini aktaran Çetin, bunun için herkesin elini taşın atına koyması gerektiğini değindi.

“Suyla ilgili mutsuz sona doğru gidiyoruz” diyen Çetin, “650 metre tehlike sınırıdır. Bizim Marmara Denizi ve Karadeniz’e sınırımız var. Buradaki suyu alıp arıtarak kullanmamız lazım. Evet maliyet çok yüksek olabilir. Ancak hayatın maliyeti olmaz” diyerek deniz suyunun kullanılası için çalışmaların başlaması gerektiğini, aksi takdirde 8 yıl içinde su rezervlerini bitmiş olabileceğine vurgu yaptı ve ekledi: Trakya’daki bütün oda başkanları ve belediye başkanları olarak gerekirse bakanlıkların kapısını önünde yatmalıyız. Su sorununu çözmeliyiz.

Aslında çok da doğru söyledi. Başımıza gelmeden acil önlem almalıyız. TESKİ su arızası nedeniyle kesintisi yapınca kıyameti kopartıyoruz. Hatta TESKİ önceki gün abonelerine “Bölgemiz genelinde su kaynaklarında yaşanan azalmalar ve yoğun su kullanımına bağlı olarak depo seviyelerinde düşüşler yaşanmaktadır. Mahallenizde kısmı su kesintisi yaşanmaması için suyun tasarruflu kullanılması büyük önem arz etmektedir. Abonelerimize saygıyla ve önemle duyurulur” mesajını gönderdi. BU mesaj suyun ne kadar az kaldığının bir ilanıdır…

Tasarruf yapmak hepimizin görevi. Ancak bizlerin temsilcileri, bizlere yönetenlerin de geleceği görerek bölgemizin su sorununa çözüm bulmalı. Ahmet Çetin’in tespitleri çok doğru. 8 yılımız kalmış. Denir ya hani “Günler su gibi geçiyor” Evet 8 yıl da su gibi gelip geçecek ve bir bakmışız elimizi yıkayacak su bulamayacağız.

Acil, hemen, çok hızlı, ivedi önlem almalıyız. Bu bir sosyal sorumluluktur. Hepimiz bu sorumluluğun bilincinde olarak hareket etmeliyiz. Biz vatandaşlar olarak tasarruf yaparken, yetkilerinin de geleceği planlaması gerekiyor.

Kalın sağlıcakla...