Bütün anlatılanlar içimizdeki tüm çelişkileri anlamlı bir sonuca ulaştırmak için sükunetin öncelikli şart olduğunu çarpıcı şekilde gösteriyordu.

Öylesine cevaplar veriyoruz ki hemen hepsi tenis topu misali kabul görmeyip bize geri dönüyor.
Hoca her seferinde;
Yargılamayın …
Suçlamayın…
Şartlar kişiye özel..
Objektif değerlendirin…

Gibi geri dönüşlerle zihnimizi işletmeye alıştığımız, ezbere kalıp cevapların dışında cümle kuran arkadaşımıza açıklama yapıyor ve bizi ezberlerimizle baş başa bırakıyor.

Lütfedip ezber cevapların nasıl türetildiğine hiç kafa yormuyor bile.
Kafanı patlat cevapları bul hakkediyorsan yarın ki dersime gel, yoksa sen bilirsin tavrı sergiliyor.

Nitekim bu yolculuğa henüz hazır olmayanların söylene söylene gittiklerine şahit oluyoruz.

Çıplak gerçek insanın canını ne kadar da çok acıtıyor.

Yaraların üstünü açmak, yaşattığı duygularla bir kez daha yüzleşmek, bugününe yaptığı hizmeti kavramak ve kendini hiç bozmadan insan davranışı sergilemek.

Rahmetli Ahmet Kaya’nın dediği gibi “bu ne yaman çelişki anne, kurtlar sofrasına düştüm hani benim gençliğim anne “

Belki de yaşamın bütün cazibesi bu acıların yaralarını gül bahçesine dönüştürmek.
Tatil dönüşü kendimi işte bu baş döndüren bir özet içinde buldum siz sevgili okurlarımla duygularımı paylaştım.

Kalın sağlıcakla

Haftaya görüşmek üzere