İsrail’in gücü tanklarında mı, uçaklarında mı, yoksa topraklarında mı?
Hayır!
Asıl savaş, mutfağımızda, banyomuzda, ilaçlarımızda, müziğimizde, ekranlarımızda ve hatta fikirlerimizde sürüyor!
Filistin’de bombalar patlarken, aslında daha büyük bir savaş bizim zihinlerimizde kazanılıyor!
Bugün sadece işgalle, sınırlarla, askerî operasyonlarla mücadele etmiyoruz. Bugün, soframıza giren gıdadan inanç dünyamıza kadar her noktada sinsice ilerleyen bir hâkimiyetle karşı karşıyayız.
Aldığımız ilaç, kullandığımız teknoloji, izlediğimiz filmler, dinlediğimiz şarkılar, giydiğimiz kıyafetler hatta oy verdiğimiz siyasetçiler bile bir büyük oyunun parçası.
Finans sistemleriyle bizi borç batağına sürükleyenler, medya ve sanatla zihnimizi şekillendirenler, müfredatımızı değiştirenler, yaşam tarzımızı dönüştürenler…
Asıl güç işte burada!
Çünkü bir milletin zihni esir alındığında, silaha bile gerek kalmaz!
Peki, biz ne yapıyoruz?
Kendi değerlerimizi mi üretiyoruz, yoksa tükettiğimiz her şeyle bir başkasının gücüne mi güç katıyoruz?
Bizim kendi sanatçımız, kendi teknolojimiz, kendi finans sistemimiz, kendi eğitim sistemimiz ve de en önemlisi tamamen milli benlik ile tasavvur edilmiş kendi zihin haritamız neden olmasın?
Neden başkalarının çizdiği yolları takip ediyoruz?
Unutulmamalıdır ki gerçek mücadele sadece cephede değil, hayatın her alanında verilir.
Eğer bu savaşta galip gelmek istiyorsak, önce kendi zihinlerimizi özgürleştirmek ve de en önemlisi millileştirmek zorundayız.
Yoksa, Filistin’de kazandığımızı sandığımız her şey, mutfağımızda, banyomuzda, televizyonlarımızda çoktan kaybedilmiş olabilir!
Unutmayın, savaşın en büyük cephesi zihinlerdir!