Eylül sabahı ilk ders için heyecanla yerlerimizi aldık. Hocamız dersliğin kapısını kapatıp tanışma faslına geçtiğinde içimden yükselen “Bu adam bize ne anlatacak şimdi” bakışı ile süzmenin ifadesi yüzümden yansıyordu. Buna engel olamıyordum.

2002 yılından beri kendime yeni bir rota, bakış açısı geliştirmek için kitaplar okuyor, sohbet ve tartışma programları izliyor, sosyal çevremde beni mutlu eden arkadaş gruplarıyla hoşça vakit geçirerek bunun cevabını arıyordum.

Kimse beni zorlamadı, teşvik etmedi, hatta iznimi hep içinde bulunduğum bu ana göre oluşturmuştum. Bana ne oluyordu da bu tavırla hocaya bakıyordum.
Ustalık burada olsa gerek, sevgili hocam hiç kendini bozmadı; ilk NLP tekniği uygulaması için Ayla hanım siz buyurun diyerek 15 kişilik sınıfın önünde beni çalışma yapmak üzere tahtaya kaldırdı.
Time-line yani zaman çizgisi ve benim bu eğitimi kendime hediye etmem!! Dünyam bu kararın etrafında dönüyor, hayatım önceki- bundan sonraki şeklinde yol ayrımı oluşturuyor; peki ama neden?

43 yaşına kadar ortalama seviyede yaşam standardı oluşmuştu. Okumak, meslek sahibi olmak, eş ve annelik, eğlence, gezmek bunların başlıcaları idi. İyi de ben daha neyi arıyordum da bu karar beni mutlu etmişti?

Mutlu olan ben ile ortalama seviye yaşayan ben kimdi?
Ben bu çalışmada ilk kez kime nazar ettim de o nazarıma mazhar olan bu kadar sevindi. Ohhhh be çok şükür  nihayet beni gördün, hatırladın, sesime kulak verdin, beni duydun!
Duyan kimdi? Bağıran kimdi?
İkisi de Ayla Uçkun’un yaşam çizgisi üzerinde yer alan birbirinden bihaber olan, görünürde aile, toplum tarafından kabul görüpte, içimde bana huzursuzluk yapan , memnuniyetsiz kimdi.
Bu karmaşa içinde ,her iki tarafında birbirine ateş açıp , yaşantımın tadını tuzunu kaçıran, kolumu kanadımı kıran kimdi. Hangisinin payı ne kadardı.
Benim önceliğimi bu oluşturuyordu. Bunu bulmanın sevinciydi beni uçuran. İçimdeki yaşasın çığlıklarını yükselten. Bir kez daha yaşasın derken haftaya görüşmek üzere iyi günler diliyorum sevgiler!!!