Geçen hafta kaleme aldığım yazımda "zorunlu eğitimden sorunlu eğitime" konusundan bahsetmiştim.

Ve yazımın büyük bölümünü ise kesintisiz 12 yıllık eğitimin bizlere getirdikleri - götürdükleri oluşturmuştu.

Yazımın hemen hemen her bölümünde aynı zamanda "ara elaman" yani mavi yaka diye tabir ettiğimiz kişilerin gitgide yok olduğunu vurgulamıştım.

İşte bugünkü yazımda da sizleri biraz geçmişe götürerek bazı perdeleri aralamaya çalışacağım.

Haydi bismillah...

Tarih 28 Şubat 1997

Demokrasinin gölgede kaldığı "postmodern" diye isimlendirilen ve de tarihe bir "leke" olarak geçen vahim olay...

Ardından birçok alanda ilginç değişimler tabiki...

Postmodern darbenin bir fırça darbesi de elbette eğitime vurulmuştu.

...

Meşhur katsayı sorunu!

( 1999 yılında uygulamaya konulan, meslek liselilerin ve de imam hatiplilerin önünü kesmeye yönelik katsayı uygulamasının, 28 Şubat sürecinde Genelkurmay 2. Başkan Çevik Bir tarafından Yükseköğretim Kurulu (YÖK)'na gönderilen bir yazıya dayandığı ortaya çıkmıştı.)

Ardından ne mi değişti?

1999 yılında ortaöğretimdeki öğrencilerin yüzde 46sını meslek lisesi öğrencileri oluşturmaktaydı.

DPT( Devlet Planlama Teşkilatı) nın analiz ve raporları doğrultusunda bu oranın %70 olması gerekiyordu.

Fakat ne olduysa postmodern darbenin etkisiyle getirilen katsayı uygulamasıyla bir yandan imam hatiplilerin önü kesilmeye çalışılırken diğer yandan meslek liselilerin, ortaöğretim öğrencileri arasındaki oranı ise %32’lere gerilemişti.

Üstüne üstlük sonraki yıllarda da genel lise diye adlandırdığımız birçok lisenin öğrenci sayısı iki katına çıkarken meslek liselerindeki öğrenci sayıları ise bazı seneler sabit kalmış bazı yıllarda ise daha da gerilemiştir.

En büyük sorun ise öğrencilerin sayılarının azalmasının ziyade meslek liselerinin gitgide başarılı öğrencilerin odağından çıkarılarak adeta başarısız öğrencilerin yönlendirildiği bir eğitim kurumu haline çevrilmesi olmuştu.

Böylece bir ülkenin meslek lisesi en kötü duruma düşürülürken diğer yandan belki on-onbeş yıl sonraki sanayiye müthiş bir darbe vurulacaktı.

Kalifiye ara elaman gitgide yok olacak, ülkenin tüm gençleri genel liselere yönlendirilecek herkes üniversite mezunu olmak için birbiriyle yarışacaktı.

Sonrası mı?

Ortada...

Aslında meslek liseleri hemen hemen her darbenin masasında yer alan konulardan biriydi.

1971 muhtırasında tartışılan meslek liseliler 1980'de de darbenin konusu olmuştu.

Ve de derken 1997 postmodern...

Sizlerin de anlayacağınız üzere her daim din ve bilimi ayırmak için var güçleriyle mücadele eden bir kısım kişiler maalesef başa geldiklerinde din ve bilimi bir araya getirerek ilk darbeyi onlara vuruyorlardı.

İrtica diyerek imam hatiplilerin önünü kesmeye çalışırken diğer yandan meslek liselerini de aynı değirmende yok etmek üzere öğütüyorlardı.

Bizler mi?

Her zaman ki gibi birimiz imam hatipliyi değerimiz ise meslek liseliyi tutarak birbirimizle mücadele ediyorduk.

Bizler, senaryoyu yazanların oyunlarına bazı zaman konuk oyuncu bazı zaman ise ana karakter olarak eşlik ediyorduk.

Senaryoyu yazanlar ise her zamanki gibi bir taşla birden fazla kuş vuruyordu.

...

Şimdi soruyorum sizlere.

O zamanlar katsayı sorununu çıkararak imam hatiplileri mi yok etmeye çalıştılar yoksa meslek liselileri mi?

Yoksa bir yandan üst kademelerin her bölümünden maneviyata önem veren imam hatiplileri sistemden gitgide silmeye çalışırken diğer yandan da ara elemanların, mühendislerin ana tezgahtan çıkmalarını mı engellediler?

Yani Kenan Evren'in dediği gibi

Yine mi "bir sağdan bir soldan" astılar?